15 Aralık 2014 Pazartesi

İsyan



Biz bütün bir kadın cinsinin kurtuluşu için yola çıktık.
                                                                Rosa Luxemburg






8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde elimizde pankartlarla yürürken, bir slogan atmaya başladı grup lideri; “dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa...“ Buna bayıldım. Bir sokak dolusu kadın, zıplayarak, slogan atarak  yürüyoruz. Derken ikinci slogan; “gelsin koca, gelsin baba, gelsin polis, inadına isyan, inadına isyan, isyaannn…” İlki iyiydi ama ikinci sloganda ben eridim, kayboldum pankartların arasında…

Bizim toplumumuzda böyle bir yara var, kız çocukları istismara uğruyor, kadınlar kocaları tarafından  öldürülüyor, kadına şiddet hiç olmadığı kadar artmış, ama ben bu sloganı atamam ki. Beni yetiştiren babaya yazık, üç yüz elli kilo metre birlikte mitinge gittiğimiz kocama yazık. Biz babası tarafından, kocaları tarafından sevilen kadınlar, hor görülen kadınlar adına yürüyoruz. Bu da ayrı bir yara. Mağdurlardan bir tane etrafta yok. Onların dramı, tiyatro oyunu olarak sergilendi. Oysa gerçek oyuncu onlar, sahnedekiler figürandı…

Annem bizi, babama bırakıp güne gitmişti. O zamanlar yemek yapmayı bilmeyen babam, bildiği şeyi; örgütlemeyi   ve pankart yapmayı seçti. Cadde üzerinde olan evimizin alt katında ki  marangoza gidip çıtalar kestiriyor, karton, yapıştırıcı, bant ve keçeli kalem… Malzemeyi tamamlıyor. Pankartları hazırlıyor; başlıyor üzerlerini yazmaya, “yemek bizim hakkımız”, “anneyi evde istiyoruz”, “yemek yoksa direniş var”, “bu evde grev var” gibi bir çok pankart. Pankartlar hazır, biz de boyamaktan yazmaktan açlığımızı çoktan unutmusuz zaten… Annemin gelişini balkonda bekliyoruz, annem zili çaldığı  an da, direnişle karşılanıyor. Sloganlar, pankartlar koridorda  kıyamet kopuyor. Üç biz, bir de babam toplam dört kişiyiz. Örgüt kurmaya sayımız yetiyor yani...

Böyle bir anısı olan çocuk olarak nasıl avaz avaz bağıra bilirim gelsin baba diye… Ses ağzımda boğuldu her seferinde kayboldu gitti.
Töre cinayetleri üzerine okuduğum için biliyorum, kadın olmanın ne kadar zor olduğunu… Okul yerine mezara giden, aile içi şiddetten kaçarken aile kurşununa gelen kızlar… Boşanmak isteyen kadınların hazin sonları.


Yaşama nerede başladığımız, statümüzü ve geleceğimizi belirliyor. Sınıf bilincimiz ise nasıl yaşayacağımızı. Çalışan, üreten kadın kimseye muhtaç olmayacağı için, bu da ciddi bir kesimin işine gelmiyor. Kadını bastırmak, kapatmak yok saymak için ellerinden geleni yapıyorlar.  Çünkü cehaletleri başka türlü var olmalarına imkân tanımıyor.

Sloganlar çınlarken kulağımda, kendimce söylemeye başladım ben de; “gelsin baba, gelsin koca...” onlarla birlikte, ezilen hor görülen tüm kadınlar adına; bütün dayatmalara:
“inadına isyan, inadına isyan,  isyaannn!”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder