20 Mayıs 2015 Çarşamba

Gölgeli Şarkı


"Günler uzun bir tespihin taneleri gibi art arda diziliyordu"
Maria Barbal/ Gölgeli Şarkı




Okuduğum kitap, edebi tür olarak bir novella. Benim için ise; küçücük bir roman, kocaman bir öykü.

Kadının her hali; çocuk, genç-aşık, yetişkin-anne, olgun-eş ve büyük-anne. Saç örgüsü zarafetinde yıllar ve duygu geçişleri…

Köyde geçen harika bir öykü… Dağ bayır, dere tepe dolaşmak, betonların arasında okurken , doğanın yeşille ve suyla ritmini hissetmek…

Yazarın yetiştiği coğrafyanın koşullarını bir cümle ile anlıyoruz “iş çok, ekmek kıttı”. Emeğin yüceliğini, çalışmanın meşakkatini, çalışırken neler kaçırdığımızı, görüyoruz…

Kadın olmak zor, her yaş da ve coğrafyada… Bazen çalışmaya sığınıyoruz, bazen çocuklara… Bunları yüreğimizin bam teline basarak anlatmış yazar…

Mülkiyet mi, insanca yaşamak mı sorgusu?.. Öğrendiklerimizi yaşama geçirmede ne çok zorluk çekeriz. “İnsanlar nesnelerden daha önemlidir ama, anlamakta zorlanıyordum.” diyor

Altını bir değil, bir çok kez çizmek, sayfayı kazımak istediğim cümlelerden biri: “aşık olup çılgın gibi sevinç hissettiğim o dönemi bir kayıp cenneti hatırlar gibi hatırladım”

Kırılan düşlerimizi, yüreğimize gömdüklerimizi bulmaz mıyız bu cümlede? “Günler yüreğimin üzerinde bir mezar taşı gibiydi”

Zamanın uzunluk birimi acılarımıza göre değişiyor, “sanki, bir buçuk ayda bir sürü yıl yaşamıştım” diyor yazar…

Çocukluğumuzdan içimize işlemiş, köklerimizin olduğu toprak kokusu, o özel rayiha, belleğimizi tazeler. Onu duyumsadığımız an bedenimiz nerede olursa olsun, ruhumuz yola düşer; çocukluğumuza ve köyümüze gider…

Yaşamda acıyla, yoklukla, güçlükle, mücadele ettiğimiz sürece varız.

“İçimde çoktan havluyu atmıştım” dediğimizde, ancak o zaman, dans biter; şarkılarımıza gölge düşer…

Bunu bize 92 sayfada anlatan bir yazar var… İyi ki var, iyi ki yazmış…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder